Ulaşımın Geleceği: Elektrikli Araçlar ve Şarj İstasyonları

7 Temmuz 2023

Elektrikli araçların kullanımı ve buna bağlı olarak şarj istasyonu sayısı dünya çapında hızlı bir şekilde artmaktadır. Türkiye de elektrikli araç ve şarj istasyonu piyasasında kendine yer edinmek için gerek yasal gerekse uygulamaya yönelik önemli adımlar atmaktadır. Bu yazımızda elektrikli araçlar ve şarj istasyonlarının Türkiye ve dünyadaki mevcut durumunu ve bunlara yönelik Türkiye’deki yasal düzenlemeleri ve teşvikleri inceledik.

Geçmişten Günümüze Elektrikli Araçlar ve Şarj İstasyonları

Genel kanının aksine, elektrikli araçlar 19. yüzyılda geliştirilmeye başlanmış ve ilk elektrikli araç 1889-1891 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde üretilmiştir. Benzinle çalışan otomobillerin seri üretime geçmesinden önce önemli bir piyasa payına sahip olan, ancak geniş petrol rezervlerinin keşfi ile neredeyse bütün önemini yitiren elektrikli araçlar, son yıllarda enerji güvenliği, küresel ısınma ve hava kirliliği gibi endişelerin artması ile tekrar önem kazanmıştır. Elektrikli araçlar, 2020 yılında bütün dünyadaki araç satışlarının %5’inden az bir paya sahipken, 2021 yılında bu oran %9’a, 2022 yılında ise %14’e yükselmiştir. Elektrikli araçların yarısından fazlası Çin Halk Cumhuriyeti’nde satılmış olup bu alanda ikinci sıradaki pazar Avrupa, üçüncü sıradaki pazar ise Amerika Birleşik Devletleri’dir.

Elektrikli araçların üretilmesi ve tercih edilmesinin en önemli gerekçelerinden biri enerji güvenliğidir. Petrol rezervlerinin 2052 yılında tükeneceğine işaret edilmesi ve fosil yakıt kullanımlarının gün geçtikçe artması enerji güvenliği bakımından endişe yaratmaktadır. Bununla birlikte elektriğin üretilebilir olması, enerji güvenliği bakımından çok daha büyük bir avantaj sağlamakta ve enerji arzı kırılganlığını azaltmaktadır.

Elektrikli araçların giderek daha fazla tercih edilme gerekçelerinden bir diğeri, elektrikli araçlar sayesinde içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla daha düşük karbon salınımı yapılması ve dolayısıyla elektrikli araçların iklim krizi ile mücadele bakımından olumlu etkisidir. 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefleri doğrultusunda Avrupa Birliği’nde içten yanmalı motorlu araçların satışının 2035 yılından itibaren yasaklanması hedeflenmekte ve bu doğrultuda mevzuat çalışmaları yapılmaktadır. Bu düzenlemeler doğrultusunda birçok otomobil üreticisi önümüzdeki yıllarda içten yanmalı motorlu araçların üretimini durdurmayı ve elektrikli araç üretimini arttırmayı hedeflemektedir.

Ayrıca, sessiz çalışan elektrikli araçların yayaların güvenliği bakımından düşük seviyede de olsa ses yayması için Avrupa Birliği’nde yasal düzenlemeler bulunmakla birlikte, elektrikli araçlar, gürültü kirliliğinin azaltılması çalışmalarına destek olacaktır. Bu veriler ve yasal düzenlemeler, elektrikli araç kullanımının yaygınlaşmasının, başta enerji güvenliği olmak üzere hava ve gürültü kirliliğini azaltmaya yönelik çalışmalar bakımından önemli bir yer teşkil ettiğini göstermektedir.

Elektrikli araçların avantajlarının yanında, birtakım dezavantajları da bulunmaktadır. Bunlar; ekonomik, teknolojik ve sosyal sorunlar olarak üç genel başlık altında toplanabilir. İçten yanmalı motorlu araç fiyatlarına kıyasla ekonomik bir dezavantaj olarak gözüken elektrikli araç fiyatlarının, vergi indirimleri ve elektrikli araçlar ile bataryalarının seri üretime geçmesi sayesinde daha aşağı seviyelere gelmesi öngörülmektedir. Teknolojik dezavantajlar arasında ise menzil sorunu ve uzun şarj olma süreleri yer almaktadır. Bununla birlikte gelişen batarya teknolojileri ve şarj istasyonlarının nicelik ve nitelik itibarıyla daha rekabetçi bir pozisyona gelmesi ile yakın zamanda elektrikli araçların teknolojik dezavantajlarının öneminin azalacağı değerlendirilmektedir. Son olarak, elektrikli araçların toplum tarafından henüz yeterince kabul görmemesi ve yetersiz şarj istasyonları sosyal sorunlar arasında değerlendirilmektedir.

Elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşması, hem şehir içi hem de şehirlerarası güzergâhlarda bulunan şarj istasyonlarının varlığına bağlıdır. Bu doğrultuda, gerek dünyada gerekse Türkiye’de, elektrikli araçlar bakımından en güncel ve hızlı adım atılmasını gerektiren konu, şarj istasyonu sayısının arttırılması ve sunulan şarj hizmetlerinin iyileştirilmesidir. 2022 yılında Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa Birliği genelindeki toplam şarj istasyonu sayısı 535.731 iken Türkiye’de bu sayı Mart 2023 itibarıyla 6.500’ü aşmıştır. Türkiye’deki istasyonların da çoğunlukla İstanbul, Ankara ve İzmir gibi nüfusu yoğun ve ülkenin batısında yer alan bölgelerde yoğunluklu olduğu görülmektedir.

Toplam şarj istasyonu sayısı, şarj istasyonlarının yeterliliği veya yetersizliğinin değerlendirilmesi bakımından tek başına yeterli bir kriter olmayıp şarj istasyonu başına düşen elektrikli araç sayısı ve şarj istasyonlarındaki hızlı ve yavaş şarj ünitelerinin de incelenmesi gerekmektedir. Nitekim elektrikli araç sayısındaki artışın sağlıklı bir şekilde desteklenmesi için, şarj istasyonlarının da yeteri oranda kurulması sağlanmalıdır. Avrupa Birliği’nde 2014 yılında yürürlüğe giren Alternatif Yakıt Altyapı Direktifi (AFIR) ile şarj istasyonu başına düşen elektrikli araç sayısının 10’u geçmemesi önerilmiştir. Elektrikli araçlar bakımından Avrupa’da en büyük pazar payına sahip devletlerden olan Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık’ta bu oran 10’un üzerinde olmakla birlikte Hollanda ve İtalya’nın bu oranı sağlamaya daha yakın oldukları görülmektedir.

Her ne kadar Türkiye’de 2023’ün ilk yarısı itibarıyla trafiğe kaydı yapılan elektrikli araçların sayısı bir önceki yıla kıyasla dört kata yakın büyüme göstermişse de, şarj istasyonu başına düşen elektrik araç oranı Mart 2023 itibarıyla henüz 2,2’dir. Öte yandan Türkiye’nin yerli elektrikli otomobil üretimi yönündeki girişimleri de göz önüne alınarak 2023 yılının sonlarına kadar elektrikli araç sayısının şarj istasyonu kurulumuna göre daha fazla olması beklendiğinden bu oranın artacağı tahmin edilmektedir.

Türkiye’deki Yasal Düzenlemeler ve Teşvikler

Elektrikli araç kullanımının artmasına paralel olarak Türkiye’de konu ile ilgili mevzuat ihtiyacı da ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, 2021 yılı Aralık ayındaki kanun değişikliği ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nda (“EPDK”) Enerji Dönüşüm Dairesi Başkanlığı kurulmuş ve 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’na da lisanslı bir faaliyet olarak şarj hizmetlerine ilişkin hükümler eklenmiştir. Kanun değişikliği ile birlikte, 2 Nisan 2022 tarihinde EPDK tarafından Şarj Hizmeti Yönetmeliği (“Yönetmelik”) yayımlanmıştır.

Yönetmelik ile şarj ağı işletmeci lisansı, lisans sahibinin hak ve yükümlülükleri, şarj ağı ve şarj istasyonunun sahip olması gereken özellikler, lisans sahibi ile şarj istasyonu işletmecisi arasındaki ilişki, şarj istasyonuna bütünleşik elektrik depolama faaliyetleri ve fiyatlandırmaya ilişkin detaylı düzenlemeler getirilmiştir. Bu makale tarihi itibarıyla Yönetmelik kapsamında şarj ağı işletmeci lisansı alan şirket sayısı 131’dir.

Yönetmelik ile getirilen sistemde, şarj hizmeti sunmak isteyen tüzel kişilerin, akaryakıt ve LPG piyasasındaki bayilik ağına benzer şekilde, bir şarj ağına dâhil olması gerekmektedir. Bir şarj ağına dâhil olunması, EPDK’dan şarj ağı işletmeci lisansı alarak şarj ağı işletmecisi olmayı ya da lisanslı bir şarj ağı işletmecisinden sertifika alarak şarj istasyonu işletmecisi olmayı gerektirmektedir. Yönetmelik’te şarj ağı işletmeci lisansının süresinin en fazla 49 yıl olabileceği belirlenmekle birlikte, bu sürenin EPDK tarafından belirlenecek koşullar doğrultusunda uzatılabileceği de öngörülmüştür. Yönetmelik ile elektrik piyasasında faaliyet gösteren ve tarifesi düzenlemeye tabi olan lisans sahibi tüzel kişilerin, şarj ağı işletmeci lisansı başvurusunda bulunamayacağı ve şarj hizmeti sunamayacağı da düzenlenmiştir.
Bu doğrultuda Yönetmelik uyarınca şarj ağı işletmeci lisansı, lisans sahiplerine lisansta belirtilen bölgede veya ülke genelinde şarj ağına bağlı şarj istasyonu kurulması veya işletilmesi ve düzenlenen sertifikalar doğrultusunda üçüncü kişilere kendi şarj ağına bağlı olacak şekilde şarj istasyonu kurdurulması veya işlettirilmesi ile elektrikli araç kullanıcıları ile şarj hizmetini belirli avantajlar dâhilinde edinmeleri amacıyla sadakat sözleşmesi yapabilme hak ve yetkisi tanımaktadır. İlaveten şarj ağı işletmecilerine, lisanslarının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en az %5’i otoyol ve devlet yollarında ve en az %50’si DC 50 kW ve üzeri güçte olmak üzere 6 ay içinde en az 50 adet şarj ünitesi ve en az beş farklı ilçedeki şarj istasyonundan oluşacak şarj ağı oluşturmak yükümlülüğü getirilmiştir.

Öte yandan Yönetmelik uyarınca herhangi bir ticari faaliyette bulunmayan özel şarj istasyonları ve kullanıcıların kendi ihtiyacı için kurduğu şarj üniteleri, şarj ağına bağlanma zorunluluğundan istisna tutulmuştur.

Yönetmelik uyarınca şarj istasyonunun şarj hizmeti sunmaya başlayabilmesi için işyeri açma ve çalışma ruhsatı almakla yükümlü olduğu belirlenmekle birlikte, mevzuatın oluşturulması sürecinde, şarj istasyonlarının açılması ve işletilmesinin işyeri açma ve çalışma ruhsatı bakımından değerlendirilmesi de gerekmiştir. Buna ilişkin olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü, 24 Mart 2022 tarihli tebliğ ile elektrikli araç şarj istasyonlarının açılması ve tali faaliyet konusu olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenleme aşamasında hangi kriterlere göre değerlendirme yapılacağı, verilecek işyeri açma ve çalışma ruhsatları için gerekli olan şartlar ve yapı kullanma izin belgesi, imar planında işaretlenmesi, geçiş yolu izin belgesi düzenlenmesi, mevcut ruhsatlı akaryakıt istasyonlarında elektrikli araç şarj istasyonlarının yapımı durumunda hâlihazırdaki istasyonda değişikliğe gidilerek kazanılmış hakların kaybedilip kaybedilmeyeceği gibi hususlara açıklık getirmiştir.

Elektrikli araç ve şarj istasyonları bakımından Türkiye’de verilen vergisel teşvikler de bulunmaktadır. Bu kapsamda, Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde yapılan değişiklikle yatırım teşvik belgesine sahip elektrikli araç üreticilerinin bu alandaki yatırıma katkı tutarları Özel Tüketim Vergisi’ne (“ÖTV”) mahsuben kullandırılacaktır. Ayrıca içten yanmalı motorlu ve hibrit araçlar için uygulanan ÖTV oranı motor hacmine bağlı olarak %45 ila %220 arasında değişirken, elektrikli araçlar için bu oran %10 ila %60 arasında uygulanmaktadır. Motorlu Taşıtlar Vergisi (“MTV”) ise tamamen elektrikli araçlar için içten yanmalı motorlu ve hibrit araçlara kıyasla %75 oranında daha az olarak uygulanmaktadır. ÖTV düzenlemesinde olduğu gibi, MTV bakımından da elektrikli araçlar için getirilen vergisel kolaylık hibrit araçlar için öngörülmemiştir. Elektrikli araçlar satın alınırken kullanılacak kredilerde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kararıyla içten yanmalı motorlu ve hibrit araçlara nazaran daha esnek ve kolay kredi kullanımının önü açılmıştır.

Türkiye, yerli elektrikli otomobil girişimi TOGG ve global bir üretici olan Tesla gibi araç üreticilerinin de pazara girişiyle elektrikli araçlar ve buna paralel olarak şarj istasyonlarının kurulumu ve işletilmesi ile ilgili olarak ciddi hedefleri olan bir ülke konumuna gelmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2022 yılında yayımlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda da öngörüldüğü üzere 2053 yılında ulaşılmak istenen net sıfır emisyon hedefi kapsamında elektrikli araçların da önemi büyüktür.

Sonuç

Gelişen teknoloji, enerji güvenliği sorunu ve çevresel endişeler dolayısıyla son dönemde elektrikli araçların üretimi ve satışı yıldan yıla ciddi bir biçimde artış göstermektedir. Elektrikli araçların üretimi ve kullanımının yaygınlaşmasına paralel olacak şekilde şarj istasyonları kurulumları da hızlanmıştır. Türkiye’de de, dünyadaki gelişmeleri yakalamaya yönelik çalışmalar artarak devam ederken, elektrikli araç pazarına TOGG ile girilmiş ve şarj ağı işletmeci lisansı alan istasyon sayısı 130 olmuştur. Önümüzdeki dönemde, elektrikli araçlar ve şarj istasyonu kurulumuna dair atılacak yeni adımlar ve kurulacak işbirlikleri ile sektörde gelişme ve büyümenin devam etmesi ve kamu tarafından verilecek yeni teşviklerle bu büyümenin desteklenmesi beklenmektedir.

İletişim:

Son zamanlarda birtakım kişilerce, “Çakmak Avukatlık Ortaklığı” ismi ve adresi kullanılarak, birtakım telif haklarının ihlalinden bahisle, üçüncü kişilerden bazı taleplerde bulunulduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. 

Avukatlık Ortaklığımız tarafından, telif hakkı ihlali ve/veya başkaca herhangi bir sebeple, telefon ve e-posta vesilesiyle üçüncü kişilerden hiçbir talepte bulunulmamakta, tarafımızca herhangi bir gönderi yapılmamaktadır.

Bu yöndeki kötü amaçlı olabilecek taleplere ve tarafınıza Avukatlık Ortaklığımızın ismi kullanılarak yapılan aramalara ve/veya gönderilen e-postalara itibar edilmemesini önemle rica ederiz.

Bilgilerinize sunarız.